BİR SEVGİLİYE

Ey aşkıyla Aşk'a aşık ettiren aşık, Ey sevgisiyle En Sevgili'yi sevdiren sevgili, Ey sıcak huzur

BAHARI GETİREN

Ey kalbimin ğöğü! Ey kalbimi kızıl bir sevdayla kuşatanım!

AYNADAKİ SEN

Oysa ne çok özlemiştim seni, bir bilsen yokluğundan utanırdın...

HEP BİR ARADA

Melekleri topladık diye tebessümle söylendi hep babacım...

EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRMEZ OLDURUR

Kerem kendi suretini görmeden, sen artık aslına bürün demişler. Ferhat doğduğu gün, isim vermeden bu çocuk ne kadar şirin demişler.

25 Oca 2013

Ve Ne MutLu O Erkeğe





Erkek olmak; mükemmelliğini bir çok kadında ispat etmek değil,
Tek bir kadına mükemmeli yaşatabilmektir…
                                                                       Robin Sharma…
 Çok sevdim bu sözü ;)
Son  6 gün düğüne.. Haftaya bugün  kına gecem için hummalı bir koşuşturmaca içinde olacağız.. Bitmiş bir şey kalmamış..

Hazırlıklar da tamam çok şükür her şey yolunda gitti..Gelinliğim de çok çok sindi içime..Bütün sevdiklerim de teker teker geliyor..

Bu hafta evde bayram havası, tatlı bir telaş olacak... Biraz  heyecan biraz da hüzün.. İster istemez yürek havalanıyor.. Her duygu mevcut bu aralar bünyemde.. Haydi  Hayırlısı.. Sorunsuz sıkıntısız bir şekilde, alnımızın akıyla geçiririz inşallah bu süreci de…
Seni seviyorum  esenliğim, sevincim, neşem sevgilim... Sevilmeye şayeste cananım...


24 Oca 2013

Herşey Yolunda Gitsin Diyorsanız...



Bambu ağacının yetişmesi, olumlu ısrar için güzel bir örnektir. Çinliler bu ağacı söyle yetiştirir:
Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir.
Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.
Fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez. Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.
Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.
Akla gelen ilk soru şudur: Bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır?
Bu sorunun cevabi tabii ki beş yıldır.
Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edebilir miydik?…
Bir başarının şartları her zaman çok basittir.
Bir süre için çalışın.
Bir süre tahammül edin.
Her zaman inanın.
Ve hiçbir zaman geri dönmeyin.
 (alıntı)

***
Bence sadece başarıyı elde etmek için değil hayatın her safhasında  herhangi bir konuda feraha ulaşmak için sabır gerekli.. Bu sevgide de böyledir...  Aşk da sevgi de kendi kendine oturduğunuz yerden beslemez kendini.. Kendi kendini doyurup beslenebileceğini , tek başına ayağa kalkıp yürüyebileceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.. 
Biz'siz başaramaz ki tüm bunları... İlişkilerimizi de bir çiçek gibi düşünmeli her daim ona hayat veren, diri tutan o can suyunu vermeliyiz, şefkatle yaklaşmalıyız...

senai amcamız deemiş ki ;
Mutlu olmak için çabalamak gerekir her daim.. İyi birer insan olmak yetmez sadece.. Çünkü mutluluk, ne sadece şansa bırakılacak anlık bir durumdur ne de sadece aşka bırakılacak kolay bir sonuçtur.. süreklilik için kararlılık ister, gelişmek için özel yöntemler ister.
Bi bambu dan nerelere geldim kalkıp:)))

22 Oca 2013

Arıların Bir Bildiği Var

Kitapta altını çizdiklerim...
Aşkı evlilik değil, evlenenler öldürüyor.Oysa evlilik, aşkı oldurmak için hazırlanmış ömürlük bir fırsattır..
Arılar bir gram bal için çiçeklere en az 7000 uçuş yapıyorlar. Siz de ömür boyu mutluluk için, yüzlerce kez pişman olmayı, binlerce kez naz çekmeyi, onlarca kez kavga etmeyi, anlaşmazlığa düşmeyi, hayal kırıklığına uğramayı, çiçekler getirmeyi, çikolatalar almayı, yüzlerce kez özür dilemeyi, binlerce kez sözünü geri almayı,binlerce kez ‘’affet beni’’ demeyi, on binlerce kez  ‘’seni seviyorum’’ demeyi göze almalı değil misiniz  ???


20 Oca 2013

Gitmeye 10 Kala...

Son 10 gün..  Zaman hiç çaktırmadan hızla geçiyor..  26 yıldır alışık  bana bu ev ahalisi..
Üniversiteyi de kendi şehrimde okuduğumdan hiç ayrı kalmadık daha… O kadar alışık ki buralar da bana…  Arkadaşlarımın annesi  benimle avunurlardı, uzaklara gönderdikleri evlatlarının yerine.. Ben teselli armağanı oldum hepJ
En yakın can ciğer arkadaşım da her geldiğinde beni burada bulmaya alışıktır mesela…  Zaten hep iple çekmişizdir bir araya gelmelerimizi. ''Şimdi içim yanıyor artık burada olmayacağını  düşündükçe'' diyor …
Annemin de en alışık olduğu kızı benim sanırım çünkü hiç ayrılmamışım yahu dizinin dibindenJ O yüzden bavulumu toplarken bir yandan da çaktırmadan bakıyorum süzülüyor  yaşları.. Hayırdır n’oluyoruz dur daha gitmedim, gitmeyeyim istersen diyorum, ''yok sen git ben hem ağlar hem de yollarım'' diyorJ
Bavullarım hazır vaziyette duruyor bir köşede..  Misafir olarak görmeye başladılar beni artık evde. Tuhaf bir duygu. Hala gidecekmişim gibi gelmiyor bana oysa. Tam idrak edebilmiş değilim henüz durumu.. Bir koşturmaca bir telaş vakit yaklaştıkça.. Hadi bakalım hayırlısı inşallah..
Biriciğim canımın neşesi de bir geldi bir gitti hayal prensi gibi… ilk zamanlar var mı yahu gerçekten acaba diyordumJ
Şimdi biliyorum vaaaaarrr..
Tam şuramda evet evet sol yanımda pıt pıt pıt atan şey, ta kendisi… Gönlüme ferah ferah yayılan huzur O… Hani hep içimizde saklanan mutluluk var ya, onu saklandığı yerden çıkaran O… 
 Gülüşüyle canıma 47 bin can katan, ruhuma 47 bin aŞk dolduran O…  Çok özlüyorum yahu o şefkatli, sevgi dolu, o yürüyen huzur, yürüyen mutluluk halini…Büyük eksiklik şuan.
Gitmeden önce o kadar da sarıldım olmadığı günler için diyerekten ama yok depolanmıyormuş sarılmalar anladım… :)Şimdilik biriktiriyorum hepsiniiii :))  bundan böyle gerek kalmayacak ama inşallah…

19 Oca 2013

Ortaya Karışık ;)

Mutluluk... Ne güzeldir ortak olmak o coşkuya.Kapılmak  kuş gibi çarpan kalbin heyecanına…  ve ne kolaydır paylaşmak mutluluğu insan nefsine. .
 Mutluyken herkes yanınızda olmaya hazırdır.. Zira ruhun da ihtiyacıdır …
Peki ya hüzün?  
O biraz zor gelir nefse..  Çünkü daraltır gönlü, ruhun hiç hoşlanmadığı kasvete davetçidir..kaçmak ister uzaklaşmak ister hüzün bulutlarının olduğu ortamdan insan…
 Fakat sevdikleriniz değer verdikleriniz olunca işin içinde, o zaman durum değişir…Bir tek siz kalsanız da asla pes etmez şikayet etmez var gücünüzle mücadele edersiniz.Yok etmek istersiniz o huzursuzluğu , çekip çıkarmak istersiniz karanlık kuyulardan… Bir çırpınış başlar taaa yürekten siz  farkında olmadan daha..  Gönül rahatlığıyla uyuyamazsınız da..
Nasıl ki bir küçük tebessümüyle ruhunuz cıvıl cıvıl çocuk seslerine boyanıyorsa, dünyalara değiyorsa, en küçük hüznü  de titretir yüreğinizi  Ve her şeye hazırsınızdır  size tek bir tebessümüyle varlığıyla yaşattığı mutluluğu O’na da  yaşatmak için….
Hüzün bulutlarının yerine huzur bulutlarını koymak istersiniz.. Yani sizi bilmem de  ben öyleyim:)
Dedikten sonraaaaaaa, dün çok güzel bir şeye vesile oldum, iki yıldır görüşmeyen dargın olan çok sevdiğim iki arkadaşımı barıştırdım:)) Sonunda başardım bunuuu  oh bee:) çok da mutlu oldum maşallah.. Düğün hediyem sayıyorum;) Kore dizisi koliği arkadaşıma sevgiler uçurdum ditti:))
Hayatta yaşanılası o kadar çok güzellik var ki.. en küçük olumsuzluklarla dahi harcanmayacak kadar kısa bu hayat....


17 Oca 2013

BiRiciğiM'e....



Sen; Rabbimin en güzel hediyesi… Şükrüm.. Duam.. Hayattaki hazinem..
Sen Huzurum.. Sen mutluluğum.. Sen sururum. Nurum…
Kalbimin en AŞk nakışı… Sen; gümüşten bir vav şehri içimde.  
Pıt pıt atıyorsa kalbim, yerinde duramıyor, pır pır kanat sesleri geliyorsa
Varlığının tılsımındandır sevgili….
Ben şimdi en nazlı  en muhteşem çiçeğiyim kainatın; yalnız senin için, sadece sevgiyle açan..
Sen geldin ya bana, hoş sefalar getirdin ya gönlüme hani… Öylesine sarhoşum güzelliğinle..
Salıncakta sallanıyor inci düşler şimdi aheste;  bulutlara değiyor başım. Şen şakrak bir keyif bir keyif… Yükseklere çıktıkça  hani içi bir hoş olur ya insanın, ayaklarım yerdeyken yaşıyorum şimdi o hoşluğu seninle..
Sonra o gülüşün yok mu ah o gülüşün, işte o an değişiyor bütün ritmi benliğimin..hiç bilmediğim daha önce hiç tatmadığım bir ahenge bürünüyorum…. O an fezanın bütün çoçukları ışıl ışıl doluyor gönlüme..
Kendini rüzgarın kollarına bırakmış, ipsiz ,özgür bir uçurtma oluyorum masmavi göklerde..
Deli dolu neşeli  çığlığı oluyorum gökyüzünün.. 47 bin gülücük olup dağılıyorum hüznü giymiş tüm ruhlara..
ne zaman asılsa suratım, ne zaman kapılsam bir karamsarlığa, sadece bir sesinle bir cümlenle,sımsıcak tebessümünle  huzura boyanıyor ruhumun sokakları… Geceleri korktuğumda adını sayıkladığım sığındığım limanım oluyorsun.. Sevgiyle dökülüyorsun kalbimden  dudaklarıma.. Sabahları uyanır uyanmaz içime  en taze en sıcak umutları dolduran, yüzüme  en tatlı tebessümleri bırakan yine sensin… Hayatı daha yaşanılası kılan şekeyy şiyiinn agucubucuuu aşkııımmm beniim..
Fırından yeni çıkmış buharı üstünde içime yayılan mis ekmek kokum gibisin sevgili…karanfilli çayım.. elmalı turtam.. tarçınım.. yumuşacık kalplim. Canlar caanıı.. Biricik eşim… :)))

heeee bir de , biterkeeeenn,  90'lardan bir şarkı söyleyeyim sizlere nostalji olsun,seyyal taner alladı pulladı:) böyle eski şarkılara takılı takılıveresim gelir hep:))



15 Oca 2013

Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu

Canım aşkımın, huzurumun hediye ettiği, Senai Demirci'nin harika kitabı.. Çok merak ediyordum, ilgimi çekiyordu zaten.. Elime alınca da zevkle okudum... Çok güzel bir kitap gerçekten.. Biz çok sevdik biricikle... Öyle güzel anlatıyor ki herşeyi.. İlişkileri sorunlu olan olmayan, tüm çiftlerin okuması gereken kitaplardan diye düşünüyorum..
Altını çizdiğim bir sürü satır var ve ara ara paylaşıcam onları  burada da keyifle...
.......

Mutluluk evliliğe kattığınız bir şeydir;evlilikten alacaklı olduğunuz bir şey değil.. Evlilik bir başkasından mutluluk umanların değil, bir başkasını da mutlu edebilecek kadar mutlu olan kişilerin birlikteliğidir.
Mutluluğu bir başkasından aşırmak için değil, bir başkasına taşırmak için bir aradasınız.. ( benim bi tanem çok güzel başarıyor bunu çok şükür.. huzurun mutluluğun ete kemiğe bürünmüş yürüyen hali O ) :))
****
Ummak, umutlara erişmeye yetmiyor. Beklemek, hayalleri gerçekleştirmeye yetmiyor. Eşler arasında da bir tür umma ya da bekleme oyunu sürüp gider.Pek azı umduğunun ''elinde'' olduğunu kabullenmeye hazırdır...

Haydi açık konuşalım. Umduğumuzun hiç olmazsa bir kısmını karşılayan eşimize emek veriyor muyuz? Eşimizi umduğumuz hale gelinceye kadar yoğurmak adına kendimiz de onunla birlikte yoğrulmaya, ter dökmeye hazır mıyız? Ondan uçmasını beklerken, onu avuçlarımızda iyice sıkıp 'hadi bakalım uçabiliyor musun, göreyim seni!'' rekabetiyle mi davrandık ona, yoksa onun küçük çırpınışlarına ve minicik titreyişlerine şefkatle yaklaşıp avucumuzu ve kalbimizi olabildiğince açarak '' Hadi bakalım uçabiliyor musun, göreyim seni!'' sabrıyla mı davrandık?

 Taze yağmış kar gibi beyaz ve emiz bir sayfa açıp sırtüstü uzanmasına izin verip '' Senin için peri olabilirim!'' yumuşaklığıyla mı yaklaştık ona, yoksa çoktan kurumuş bir beton gibi ''Ben buyum;değişemem!''deyip hayallerini gerçekleştirmek için verdiği emeğe karşılık tos mu vurduk...?

Hangisine niyetleniyoruz evlenirken? Çünkü elimizde sadece niyetimiz vardır en başında. ve niyetlendiğimiz şeydir elimizde kalan sonunda...
.....................................

14 Oca 2013

Hazırlıklara devam




Nasıl geldi de günler nasıl geçti gitti anlamadım vallahi..Rüzgar gibi geldi esti geçti sanki benim biyicik kuzucuum.. Bir dahaki gelişinde O'nu uğurlamak zorunda kalmayacağım artık inşallah çünkü bir sonraki gelişi düğünümüz için olacak:) Bu son tek gidişin dedim, hemen de bir burun kıvırmalar oluştu beyimizde şirin şirin:)
Aydın'da son 3 haftam.. Sonrasında İstanbul'luyum bende artık....

Neler mi yaptık burdayken, 600 tane davetiyeyi birlikte katladık.. Yukarıda görmüş olduğunuz arkadaş kendisi.. bize dümdüz bir kağıt halinde geldi biz soktuk onu bu şekle tek tek :)  Bizzat kendi daha cici fotoğraftan...
Sağolsun işin zahmetli kısımlarını sevdicek halletti:) Tek başıma yapamazmışım sıkılırmışım onu anladım... Çok da sevdik davetiyelerimizi, içimize sindi yani şükür..

Gelinliğim de hazır. Onu da çok beğenerek aldık çok da keyifli bir süreçti... Alışveriş kısmında en keyif aldığım gelinliğim idi.. O da yine biriciğim sayesinde.. Oldukça eğlenceli keyifli bir zaman dilimi yaşatmıştı tüm şiriniği sevecenliğiyle:) Benden hariç bize yardımcı olan abla da aynı şekilde keyif almıştı.. Güle oynaya bir süreç olmuştu..

Kına gecemde giyeceğim kıyafetim de hazır... Damatlığımız da halledildi.. Alışveriş kısmında herşey tamamlanmış sayılır.. Ufak tefek eksiklerimiz var sadece.. Günler giderek azalmakta...Süre de az olunca hemencecik geçiyor zaman... 2 hafta sonra evde bir bayram havası olacak yine sevdiklerimizle birlikte.. Kardeşlerim teyzeler dayılar kuzenler oh oh oh..

 Kışın tam ortasında hayal etmemiştim hiç düğünümü ama kısmet böyleymiş:)  Tencere dibi  kazımışlığım da yoktur hani ama :) Öyle derler ya :) Biraz heyecan biraz da gerginlik var yaklaştıkça vakit.. Nasıl olacak, birşey unuttuk mu şöyle mi böyle mi diye.. Sağ salim güzel bir şekilde geçiririz inşallah diyorum.. Bir yandan da en yakın can arkadaşımın (ilkokuldan bu yana) düğün hazırlıkları devam ediyor.. Karşılıklı paslaşıyoruz:) Her şeyde olduğu gibi düğünlerimiz de aynı zamana denk geldi...:) Onun düğünü de benden bir hafta sonra.. Onunki belliydi bende daha  hiçbişi yokken, sonra ben birden çıktım ortaya ve ondan bir hafta öncesine ayarladım:, ikimiz de birbirimizin düğününe gelebilelim diye :) Bunu da gördüm ya artık kimselere şaşırmam ben diyor... Düğünden sonra bu çevrelerde bir tatil ve sonrasında tekrar O'nun düğünü için burada olacağız inş...



10 Oca 2013

AŞK Gelirken



Sen geliyorsun; kuşlar geliyor bahçelerden. Papatya kokuları bir de sen gelmeden önce......
Şimdi sen geliyorsun biliyorummmm
                      Hayallerim geliyor, umutlarım, mutluluğum....
                       Birkaç saat sonra yanımdasın inşaallah...
  Ne büyük mutluluk    gülümseyen yüzünü bana sevgiyle bakan gözlerini görecek olmak...  
                  :)) ve sarılıp can ciğer kuzu sarması olmaaakkk :))
                  biriciğimle bol alışverişli 3 güzel gün bizi bekliyor..

8 Oca 2013

Ben Mi?

Eski blogculardanım..;) yazmayı bırakmıştım ama yepyeni bir sayfada yeni bir 'ben' ile varım artık.. Önceki blog maceramda bir sürü güzel dostlarım var idi... Çok güzel insanlar tanıdım çok güzel dostluklar edindim, ki hala devam eden, görüştüğüm çok sevdiğim dostlarım var..
 Paylaşmak, kenettlenmek, mutluluklarınızın çoğaldığı hüzünlerinizin azaldığı bir ortam burası. Yani eskiden öyleydi.. Seksenlerdeki gibi içten, keyifli, şen şakrak, yeri geldiğinde de buruk...Bakalım bundan sonra da şahit olacak mıyım aynı güzelliklere... nice güzel dostluklara diyorum:)
İçimin içime sığmadığı zamanlardayım... yazmak istiyorum.. paylaşmak..duygularıma hayat vermek.. onları ete kemiğe büründürüp tebesüm haline getirip nice güzel gönüle de salmak istiyorum...İçime öyle bir aşk düştü ki, baştan sona O oldum... Rabbim öyle güzel denk getirdi ki, bu kadar çok sevebileceğimi tahmin etmezdim.. Şimdi hiç bilinmeyen harika bir ritmi tınıyı yaşıyor kalbim... Öylesine mutlu, sevgilinin her bir sesi sedasıyla göklerde kanatsız uçuyorum..
Ve Aşk Evliliğin ellerinden tutacak 22 gün sonra inşaallah:)

Aşkın dua hali.

Evet......
Duayla başladım ben bu aşka ve hep hamd ettim...

Yazmayı seven biri olarak, yine ve yeniden, aşkla kuşanmış olarak,
çocuklar gibi şen, kıpır kıpır bir heyecanla ve yürekle,
bitmek bilmeyen sevda mürekkebimle nakış nakış dökülücem satırlara inşaallah