Aralık da geldi, hoş geldi... Zaman nasıl da geçip gidiyor... Küçükken bu kadar çabuk geçmezdi yıllar:) Şu sene de bir geçse, ah şu okul bir bitse, ah bir liseli olsam, ah üniversiteyi de kazansam, o zaman da ah şu ağır vizeler finaller de sona erse, şu iş de şöyle olsa, bu iş de böyle derken derken şimdi bakıyorum da hepsi geçmiş gitmiş. Rayına oturmuş tin tin gidiyor tren.
Artık içinde bulunduğum her anı yaşıyorum olması gerektiği gibi.
Yaşamak;
Tınısı kulak okşayan hoş bir melodi gibi.
Mutlu, huzurlu olunca şükür elhamdülillah ve de gelecek güzellikleri beklerken vakit geçip gidiyor.
Ömrümü güzel kılan insan; Biricikim'in payı oldukça büyük elbet hayatımın bu güzel dokusunda...
Dilerim hep güzellikleri görür gözümüz, gönlümüz...
Nasipte ne varsa artık...
Ve tatlı bir şiir size...
Her baktığımda, ilk defa görüyormuşum gibi...
Ama; kendimden bile önce tanıdığım...
Her saniye yeniden doğmak gibi...
Ama, asırlardır süren...
Kışa dönmeyen sonbahar; derin, duygulu...
Yaza dönmeyen ilkbahar; serin, coşkulu...
Ilık avuçlarında, kar taneleri...
Güneş sıcağı, gözleri...
Ve sözleri...
Ve sesi...
Böyle olmalı aşkın tarifi...
Ki, tarif edilememeli...
'Resmini çiz!' deseler...
Bacası tüten bir ev belki...
Belki gece yarısı terkedilmiş bir şiir...
Veya kaldırımların kanına giren...
Aşkın ayak sesleri...
'Resmini çiz!' deseler...
Her köşe başı ıhlamur kokar...
Yağmur kokar...
'Resmini çiz!' deseler...
Şehit akıncının dudaklarındaki tebessüm...
Veya...
Gecenin koynuna bırakılan gözyaşları...
Gizli ve mahcup...
Aşk, istemektir belki...
Belki bir ticaret; pazarlıksız...
Bedeli kalbinizdir... Bedeli her şeydir...
Sonrası bir uzun yolculuk...
Sonrası; nasip!
Tarifini sorsalar....
Her baktığımda, ilk defa görüyormuşum gibi...
Az kalsın ölüyormuşum gibi...
Murat Başaran