Misafirlerimiz gitti... Geldiklerinde her şey çok güzeldi de gittiklerinde aynı şey olmuyor, ev birden sessiz sakin kaldı... Neyse, her gelen elbet bir gün dönecek deyip geçirdiğimiz keyifli zamanlardan bahsedeyim. Hava yağmurlu olmasına rağmen biz dışarı çıktığımızda yağmadı hatta zaman zaman kısa aralıklarla da olsa güneş yüzünü gösterdi çok şükür... Sadece sson gün eve dönüş zamanında yakalandık yağmura...
İLK GÜN
Cuma günü eve getirdikten sonra, biraz dinlenip bir iki çay faslının ardından akşam 6 gibi çıktık dışarı. Taksim'e gittik, İstiklal'de yürüdük ve Galata Kulesi'ne çıktık. Önceden rezervasyonumuzu yaptırmıştık, programın bir parçasıydı, restoran bölümünde cam kenarında, manzaraya karşı yemeğimizi yedik... Eve vardığımızda saat 10 buçuk olmuştu bile... O kadar çaysayınca güzel de bir çay içtik sohbet eşliğinde.
Bu arada Galata Kulesi artık belediyeye ait haberiniz olsun. Fiyatları da uygun ve de alkolsüz....Siz de sevdiklerinizle güzel bir yemek yiyebilirsiniz manzaraya karşı;)
2.GÜN
Kahvaltımızı yaptıktan sonra koştura koştura 12.00' daki Adalar vapuruna yetiştik :) Giderken her ne kadar hava çok rüzgarlı ve de yağışlı olsa da, Büyükada'ya vardıktan bir saat sonra güneş çıktı şükür:) Gider gitmez bir çay içip sonrasında çekirdeğimizi, kuru yemişimizi alıp dolaşmaya başladık etrafı... Sıcak sıcak İzmir lokmalarımızı da yedik afiyetle...
Şimdi sıra geldi bisiklet kiralamaya elbet:) İlk etapta biraz süremeyecek gibi hissetsem de bindikten sonra yersiz bir korku olduğunu anladım:) Faytonları takip ederek başladık turumuza ama alışık olmayınca antrenmanlı olmayınca anında yoruyor insanı çok fena:) Bir de yokuş yukarı çıktık o kadar... Bir müddet sonra alıştı ama bünye. Yokuş tırmanması her ne kadar zor olsa da inişi de bir o kadar harikaydı. Müthiş bir keyifti kesinlikle:)
Ada'nın, bisikletin ve de birlikte olmanın keyfini doyasıya çıkardık:)
Dönüşte de Kadıköy'e gidip orda turladık akşam saatleri girerken ama yorgun olduğumuzdan daha fazlasını göze alamadık... Moda artık bir sonraki sefere ve güneşli günlere kalsın:) Akşamları evde çay keyfimiz ayrı zaten:)
3.GÜN
Bir sonraki gün ilk durak Karaköy oldu... Güllüoğlu'nda bir bohça yedirmeden olmazdı, şansımıza ilk defa oturacak yer aramadık hemen bulduk, her zaman olduğundan daha sakindi. Sonra Haliç üzerinden Eminönü'ne geçtik ve karnımız tıka basa dolu olduğundan turşu yemekle yetindik:) Ki zaten balık ekmek yiyecek olsalar da ben yemezdim, son yediğimde iğrendim malesef o kadar kötü denk gelmişti ki, bir daha ı ııh yani...Sonra Mısır çarşısını gezdik. Oradan Sultanahmet'e vardığımızda, Sultanahmet Camiine gittik, meydanda, Ayasofya'nın oralarda, Gülhane Parkında, gezindik fotoğraf çekildik. Kapalı çarşı sahiden de kapalıydı önünde fotoğraf çektirmekle yetindik:)
Beyazıt taraflarında Büryan yiyip, sahil tarafından yürüyerek Eyüp'e gittik, biz alışığız da Biricikle, Edular telef oldular birazcık:)
Oraya kadar gelmişken Pierre Loti'ye çıkalım dedik ama teleferik kapanmıştı, biz de mezarlıktan çıktık, çıkarken Necip Fazıl Kısakürek'in mezarını ziyaret ettik... Yorgun argın tepeye vardığımızda oturup da manzarayı seyretmek tüm yorgunluğumuza değdi.... Öğlen 1 de evden çıkıp gece 12'de girdik eve:) Buna rağmen bir de gelip çay içtik evde:) Nitekim adam akıllı çay içilmiyor dışarıda....
4.GÜN
Son gün, artık bir önceki günün de verdiği yorgunluk sebebiyle programda bazı yerler aksadı... Kahvaltımızı yaptıktan sonra hemen evden çıkıp Ortaköy'e gittik. Biraz oturup fotoğraf çekilip, (kumpirde gözümüz kalsa da karın tıka basa tok olunca istemedik) Bebek'e geçtik. Bebek'te üç beş tur atıp, Ab'bas'ta Waffle yedik, ki oldukça lezzetliydi...
Ardından Anadolu Kavağına gitmek için yola koyulduk... Vardığımızda bu güzel manzaralarla gözümüz gönlümüz açıldı:)
Yoros Kalesi'ne kadar tırmandık, taksi bulamadık çünkü... Kale kapalıydı ama. Son ziyaretçilerini çıkarıyordu... Biz de kendimize bir yer bulup oturduk ve çıkmadan önce aşağıdan aldığımız ekmek arası balığımızı manzaraya karşı yedik. Kesinlikkle çok lezzetli bir balık ekmekti....
Sonra Çam Vadisi kafede oturup çayımızı içtik, sohbet ve çekirdek eşliğinde:) Fotoğraflar çekildik yine... Oturduğumuz çay bahçesi Edulara sürprizimizdi. Karadayı dizisini severek izlerler ve burası da o dizide yer alan çay bahçesiydi... Şaşırdılar sevindiler, öyle olunca biz de mutlu olduk... Bir saat kadar oturduktan sonra yağmur yağmaya başladı ve biz de eve dönmek üzere düştük yollara... Daha Yuşa Tepesi vardı gidecek olduğumuz ama geç kaldığımızdan ve de yağmurdan dolayı gidemedik malesef... O da başka sefere kaldı artık...
Dönüş yolunda vapurdayken gruplar halinde yunusları gördük. O kadar çoktu ki... Yakalayabildiğimiz bu ikisiydi ama biz daha fazlasını izleme şansı bulduk. Gerçekten güzel bir ayrıntı oldu:)
Dolu dolu geçen güzel bir dört günümüz oldu.