BİR SEVGİLİYE

Ey aşkıyla Aşk'a aşık ettiren aşık, Ey sevgisiyle En Sevgili'yi sevdiren sevgili, Ey sıcak huzur

BAHARI GETİREN

Ey kalbimin ğöğü! Ey kalbimi kızıl bir sevdayla kuşatanım!

AYNADAKİ SEN

Oysa ne çok özlemiştim seni, bir bilsen yokluğundan utanırdın...

HEP BİR ARADA

Melekleri topladık diye tebessümle söylendi hep babacım...

EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRMEZ OLDURUR

Kerem kendi suretini görmeden, sen artık aslına bürün demişler. Ferhat doğduğu gün, isim vermeden bu çocuk ne kadar şirin demişler.

26 Kas 2014

VERMEYİNCE MABUD...

Vermeyince Mâbud neylesin Sultan Mahmut sözünü illa ki kullanmışızdır hepimiz yeri geldikçe değil mi?...  Aşağıda nasıl söylendiğini anlatan güzel bir hikaye var buyrun bakalım nasıl söylenmiş:)


***



Sultan Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış. Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor.
Tıkandı baba, çay getir
Tıkandı baba, oralet getir.
Bu durum Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş. Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi? Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba. Anlat baba anlat merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi. Tıkandı baba da peki deyip başlamış anlatmaya; Bir gece rüyamda birçok insan gördüm ve her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. "Benimki de onlarınki kadar aksın" diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı. Bu sefer içimden " Onlarınki kadar akmasada olur, yeter ki eskisi kadar aksın" dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. Ben yine açmak için uğraşırken Cebrail göründü ve Tıkandı baba, tıkandı. Uğraşma artık, dedi. O gün bu gün adım "Tıkandı baba" ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdide burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyoruz. Tıkandı baba'nın anlattıkları Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş. Çayını içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına;



Hergün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz. Her dilimin altında bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz.Sultan Mahmut'un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba'ya baklavaları vermişler. Tıkandı baba baklavayı almış , bakmış baklava nefis. " Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim" diye içinden geçirmiş. Baklava tepsisini almış evin yolunu tutmuş. Yolda giderken "Ben en iyisi bu baklavayı satayım evin ihtiyaçlarını gidereyim" demiş ve işlek bir yol kenarına geçip başlamış bağırmaya

Taze baklava, güzel baklava ! Bu esnada oradan geçen bir Yahudi baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar ve Tıkandı baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. Yahudi baklavayı alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış yerken ağzına bir şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, diğer dilim diğer dilim derken bir bakmış her dilimin altında altın. Ertesi akşam Yahudi acaba yine gelirmi diye aynı yere geçip başlamış beklemeye. Sultanın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş. Yahudi hiçbir şey olmamış gibi.

Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım, demiş. Tıkandı baba da Peki, demiş ve anlaşmışlar. Tıkandı babaya her akşam baklavalar gelmiş ve Yahudi de her akşam Tıkandı baba'dan baklavaları satın almış. Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut; Bizim Tıkandı baba'ya bir bakalım, deyip Tıkandı baba'nın yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne görsün bizim tıkandı baba eskisi gibi darmadağın. Sultan;
Tıkandı baba sana baklavalar gelmedi? mi, demiş
Geldi sultanım
Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?
Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağolasınız, duacınızım.

Sultan şöyle bir tebessüm etmiş.
Anlaşıldı Tıkandı baba anlaşıldı, hadi benle gel, deyip almış ve Devletin hazine odasına götürmüş.Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir, demiş. Tıkandı baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda düştü düşecek. Sultan demiş; Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar demiş ve askerlerden birini çağırmış Alın bu adamı Üsküdar'ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin demiş. Padişahın adamları "peki" deyip adamı alıp Üsküdar'a götürmüşler.

Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler. Baba, Niçin, demiş. Askerler Hele sen bir beğen bakalım demişler. Baba şu yamuk, bu küçük, derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline.

Ne olacak şimdi, demiş

Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı.demiş. adam taşı kaldırmış tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş. Askerler bu durumu Padişaha haber vermişler. İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş;

"VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT"

13 Kas 2014

GÜLÜŞÜNDE AŞK VAR




Sen şimdi gülüyorsun ya,
Gamzende kanatlı yıldızlar...
Hatıralarla kol kola salınıyor şarkılar.
Bak işte biraz da mor kıvılcımlar nergis akşamlarından.
Gördün mü? Gökkuşağı oyalı tüm bulutlar...
Saat gönlü tam yâr geçe, rüzgar çıkıyor bütün ihtişamıyla şimdi sahneye.
Usulca bir buseyi bırakıyor önce yanağındaki çukura
Sonra başlıyor fısıldamaya  kalbin en aşk bestelerini...









11 Kas 2014

HAFTA SONU ETKİNLİKLERİ


Cumartesi günü, bir yıldır peşinden koşup da bir türlü bilet bulamadığımız Profesyonel isimli oyuna sonunda gidebildik... Biricik üç yıl önce izlemiş ve çok beğendiği için de birlikte tekrar izlemek istemişti. Sonunda beraber de izleyebildik.


Gerçekten tatlı,güzel bir oyunmuş. Farklı bir havası var. 40 yaşlarında bir edebiyat adamını canlandıran Yetkin Dikinciler'in o tok, güzel sesi ve naif duruşuyla, gizli bir polis olan Bülent Emin Yarar'ın da başarılı karakteri, güldüren orjinal mimikleri ve oyunculuğuyla yer yer komedi yer yer dram, hüzün içeren, süprizlerle dolu, keyifle izlenen bir oyun...

Pazar günü de sözleştiğimiz üzere Ömer ve müstakbel eşiyle birlikte kahvaltıya gittik Yıldız Korusuna:) Hava da şansımızdan pek güzeldi. Açık havada keyifli bir sohbet eşliğinde kahvaltımızı yaptıktan sonra bir kaç fotoğraf çekilip ardından Ortaköy'e doğru yola koyularak devam ettik güne... 

 Bu da Ortaköy'de gezinirken önümüze çıkan güzel kelebek arkadaş:) Fotoğraf çekecek kadar müsade etti neyse ki.Güzel bir hafta sonunu daha böylelikle tamamladık.
Dostlarla geçen her zaman dilimi güzeldir.



4 Kas 2014

ÖYLELERİ VAR Kİ

Seni Sevmeyene Fazla Sabır Gösterme.
Sabrının Adı Yüzsüzlük Olur..
Bu Kadarla Kalmaz ;
Fedâkarlığın Eziklik,,
Sevgin de Kişiliksiz Olur..

                                          Mevlana


Hayat bu, bir bakarsın her şey bir anda son bulur.
Hayat bu, son dediğin an her şey yeniden can bulur.

                                                                           Şems-i Tebrizi

Birbirlerinin gönüllerine aşık iki insandan iki güzel sözle başlamak istedim...

Fotoğraf: "Bazı insanlar kaybedilmeyecek kadar değerlidir.."

Öyle insanlar vardır ki size gülümsediğinde içinin de gülümsediğini hissedersiniz gözleriyle birlikte.
Gösterilen sıcaklığın hakikaten yürekten geldiğini hissedersiniz. Sevgileri samimi ve içtendir. Hep görmek istersiniz, ayaklarınız kendiliğinden gider onlara doğru. Ne güzeldir böylesi güzel insanlarla karşılaşmak ve bu sıcaklıkta samimiyette olabilmek...

Bir de yüzünüze olabildiğince gülümsediği halde bunun ardındaki yapmacıklığı görebildiğiniz insanlar vardır. Hissedersiniz bir şekilde içten gelmeyen o yakınlığı tebessümü ve diken üstünde gezinir ruhunuz. O sahte yakınlık ürpertir gönlünüzü... Adımlarınız hep geri kaçma çabasındadır onlardan, ne kötü...


Selam olsun, yürekleriyle birlikte gülümseyen o samimi, içten tüm insanlara, dostlara...


***

Nefesinde huzuru,
Bakışında sevgiyi, şefkati,
Sarıldığımda kalbinin sıcaklığını,
Kokusunda mutluluğu hissettiğim,
Şahit olduğum her mutlu anda aşkla yöneldiğim,
Sevincimi, usulca ellerimi ellerine kenetleyerek,
Sarılarak,
Gözlerine bakarak paylaştığım, 
Gönlümün, ruhumun tüm rengi, neşesi olan sevgili!
Can sevgili, BiriciK canan...
Sana da en kalb-i kelamlarla selam olsun;)