BİR SEVGİLİYE

Ey aşkıyla Aşk'a aşık ettiren aşık, Ey sevgisiyle En Sevgili'yi sevdiren sevgili, Ey sıcak huzur

BAHARI GETİREN

Ey kalbimin ğöğü! Ey kalbimi kızıl bir sevdayla kuşatanım!

AYNADAKİ SEN

Oysa ne çok özlemiştim seni, bir bilsen yokluğundan utanırdın...

HEP BİR ARADA

Melekleri topladık diye tebessümle söylendi hep babacım...

EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRMEZ OLDURUR

Kerem kendi suretini görmeden, sen artık aslına bürün demişler. Ferhat doğduğu gün, isim vermeden bu çocuk ne kadar şirin demişler.

26 Eyl 2017

SEN NE GÜZEL BİR NİMETSİN İNCİR

Bayram geldi geçti, beklediğim uzun soluklu Aydın tatilimiz de bitti gitti tabii. Uzun olmasına rağmen nasıl geçti gitti günler anlamadık. Koşturmacalıydı. Bir güne bir kaç aile aktivite sığdırdığımız da oldu. Arkadaşlarımızla da bu sefer güzel vakit geçirebildik.

Dalından incir topladık, yedik, incire doyduk şükür. Gerçi olsa şimdi soğuk soğuk yine yerim:)
 Yine, elmanın, üzümün, kestanenin, de tadına baktık.

Tatiller esas Zeynep'e yarıyor. Dedeleriydi, anneanne, babaanne, hala teyze derken seveni, nazını çekeni boldu. Bol bol gezdi, dışarıda epeyce özgürce koştura oynaya vakit geçirdi. He tabi peşinde biz de koşturduk, O yorulmadı ama biz yorulduk. Doğayla oldukça iç içe günler geçirdi, hal böyle olunca gündüzleri nasıl yorulduysa akşamları uyku saatlerimiz çok rahattı. Hemen emince iki pış pış aa gitmiş bile:) Enn sevdiğim:)


16 aylık oldu bu arada. Konuşmaya da başladı maşallah. İki kelimeyi yan yana getiremiyor ama çoğu kelimeyi söyleyebiliyor. Ha iki kelimeyi yan yana getirdiği sadece uuukum vaa cümlesi:)
Nasıl canda bir can nasıl seviliyor, nasıl şirin Allah'ım... Elhamdülillah.

                                                 Dallarından yediğimiz incir ağaçları.




                                                        BiricikiM ve incirler:)

                                                             Kestane ağacı



Çok belli olmuyor ama elma ağacı. Ah ah makine yanımızdaydı ama unuttuk götürmeyi, telefondan da anca bu kadar oldu.
                                           Bu da şam fıstığı ağacı, ben ilk defa gördüm.
Misafir olarak gittiğimiz köy evinde, gölgesinin altında oturduğumuz ağaç...

Bir sonraki Aydın ziyaretimiz uzak değil. Can arkadaşımın doğumu yaklaştı merakla heyecanla bekliyorum. Sağlıkla hayırla sona erer inşallah.

19 Ağu 2017

YETİŞEMEMEK


Aynı anda hem anne hem evin hanımı hem kadın olmak...
Hepsi bir arada tam takır yürüyemiyor. Yani en azından ben yapamıyorum.
İşte bu yüzden bazen yeterli olmadığımı yetemediğimi, yetişemediğimi düşündüğüm anlarım var benim...

Sakin sessiz gece, kulağımda dinlemekten mutlu olduğum şarkılarla bir şeyler karalamak...

Yazmak nasıl da iyi geldi, özlemişim.

8 Haz 2017

NELER OLMAMIŞ Kİ

Aradan 4 ay geçmiş bu zaman içinde:

*Ben 30'uma girdim. Neyse ki hala 25 gösteriyormuşum sıkıntı yok:) Yaşımı duyanlardan duyduğum genel şey aaa hiç göstermiyorsun o kadar var mısın sahiden diye, bu da bana teselli olsun:))

*Biricik'im canım, cananım, yolu yarıladı:D

*Evlilikte 4 yılı geride bıraktık çok şükür, nice nice seneler diliyorum kendimize; hayırlı ,mutlu, huzurlu, sağlıklı...

*Aydın' a gittik, annecim canım ameliyat oldu kötü huylu bir durumu neyse ki atlattı inşallah, hala tedavisi devam etmekte. bu sırada Zeynep bağ bahçe dolaştı, dalından çilek ve de eriklere doyduk şükür.

*Küçük görümcem evlendi, düğününü yaptık, her zamankinden çok oynadım dur durak bilmeden Zeynoma rağmen, çünkü o gürültünün içinde mışıl mışıl uyudu:)) Nasıl uyudu o bangır bangır müziğin içinde bilmiyorum hala:) Sağ olsun iyi ki de uyumuş canım.

*Diğer bir görümcem ilk bebeğini kucağına aldı

*En yakın arkadaşım sonunda hamile :) Yolun yarısını da devirdi hatta... Sağlıkla , güzelce, kolayca en doğalından bir doğumla kucağına alır inşallah oğluşunu.

*Ramazan gelmiş, hoş sefa gelmiş...

*Zeynep'im canım 1 yaşına girdi 2 haziranda ve ilk adımlarını da atmaya başladı elhamdülillah... Oruçlu halime rağmen her gün parka indirip koşuyorum peşinden tin tin mecbur:) Anneyim ben e bi zahmet değil mi:) Biricik de yapıyor aynısını.
He bu arada  küçük hanım babasına karşı aşkla bağlı sanırım, bazen kendimi dışlanmış hissetmiyor değilim; ama ben de senin anneeniiimmmm diyerek tepkimi veriyorum hemen:)

*Öyle güzel hallere girdi ki sevmelere doyamaz olduk. Rabbim sağlıktan sıhhatten ayırmasın inşallah tüm kuzuları...

Böyle işte durumlar. Şimdi bayram kapıda , Rabbim kavuştursun inşallah...


24 Şub 2017

KALPLER ARASI MESAFE


Image result for UZAK KALP
Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince, ermiş

“ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak
bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?”
diye tekrar sormuş.

Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.”

“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.”

Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz
.”

16 Şub 2017

DÜŞEMEYEN ASANSÖR KAÇAMAYAN UÇAK

Related image

Hava yağdı yağacak akşamın kızıllığı çökmüş, derse geç kalıyorum hiç gidesim yok ama asacak pek hakkım da yok. Heehh işte beklenen kapı sesi de geldi; Faruk hoca da çıkıyor evden, kızı basıyor zile, ''hadi gel bizimle aşağıda bekliyoruz... '' Ben bir türlü hazırlanamıyorum. Tam hazırım ki ayakkabımın teki yok kapının önünde hayııırrr yaa şaka gibiii😮😠. Hemen başka bir ayakkabı kapıp iniyorum. Herkes sıkıntıdan patlamış bir sürü laf işitiyorum haliyle. Araba da ne araba ama nasıl bir model teknoloji bu diye geçiriyorum içimden, çok havalı bununla gide gide derse mi gidilir, yazık yahu...
 
Tam gidecekken karşıda bir toz bulutu, bir sürü gibi, bildiğin bilgisayar oyunundan fırlamış gelmiş gibiler, kabardıkça diken diken açılıyor tüyleri, köpekgillerden...Ürküyor insan. Şaşkınız, gözlerimiz fal taşı.😱😱😱 Nereden çıktı ne bunlar diye. Neyse ki araba uçuruyor bizi hakkını verip, o biçim araba. geride kaldılar çoktan.
 
Kampüs göründü, inme zamanı. Ayakkabılar o kadar sıkıyor ki mümkün değil yürüyemeyeceğim, çıkarıyorum, yerlere basarken de zorlanıyorum bir şeyler batıyor ayağıma,  seke seke yürürken Biricik yanımda beliriyor bir anda:
 
_Bu ne hal yürü gidiyoruz. Diyor,
_Ama ders? Girmem lazımmm.
_ Böyle mi?
_Evet böyle!?
Sonrası mı, bakışlar bakışlar, ah o bakışlaaarr...
 
Ayakkabı alıp döneriz hemen diyor çekiştiriyor elimden. Biz yine koşuyoruz güle oynaya. Hayır desem de pek işe yaramayacaktı zaten:) Seviyorum bu anlık koşuşturmacalarımızı onunla. Ben esasında Onu çok seviyorum...💕💓 Derse de yetişiyorum, ayrılıyoruz orada. Ders çıkışı alışverişe çıkacağım...
 
İçinde kaybolacak kadar büyük bir alışveriş merkezi burası. Nasıl nereden geldim onu da hatırlamıyorum. Haber geldi bir an önce çıkmam gerek çıkışı arıyorum koşar adım, üst  katlardayım, asansöre biniyorum; asansör de hangar sanki mübarek(abartının da bu kadarı pesss😜
 
Tam kapanacakken 10-11 yaşlarında bir erkek çocuğu yetişip biniyor. İneceğim kata basıyorum bir iki kat indikten sonra birden düşmeye başlıyor asansör, neeeyyyyy! Neye uğradığımı şaşırdım o kadar şiddetli bir alçalış ki, kalbim fırlayıp düşecek sanki avuçlarıma. Yapacak bir şey de yok, çok anlık her şey, küçük çocuk sarılıyor bana, bense ondan daha korku içerisinde. Kapatıyorum gözlerimi artık. Şehadet getir şehadet! 
 
O  da ne , birden duruyor asansör ve açılıyor kapısı, ne tür bir şaka bu?! Saniyesinde dışarı atar atmaz kendimi kolumdan yakaladığı gibi bir el çekiştiriyor beni yine. Ne oldu nereye diyemeden uzaklaşıyoruz. Ardıma bakıyorum çocuk kaldı içerideee çıkamadan asansör tekrar düşüşteee...

Yine mi yaaa; koşturuyoruz,
_Sen nereden çıktın nasıl bildin ki burada olduğumu ?
_ Yürü yürü vakit yok.
 Koşar adım ilerliyoruz bir yandan.  O acele telaşla ilerlerken babamı görüyorum kalabalığın içinde, yüzümde kocaman tebessümle babacım diye bağırıyorum. Yoook artıııık hala durmuş değiliz!
 
Babaamm ! baba !bab! Uzaklaştık bile. Neye nereye bu acelemiz onu da bilmiyorum. Geride kalıyor babam be...

Uçak kaçacak be uçaaak diyor, yarım güleç yarım telaşlı yüzüyle. (Bir de güneş vurmuş gözlerine hiii tutmayın beni çok sevicemmm.) Ne uçağı nereye noluyor diyorum ama söyleyeceği yok bakıyorum ki e zaten nefes nefese de kalmışım susuyorum, hızlı adımlarla ilerlemeye devam.
 
Yollarda aceleden çarptığımız takıldığımız ayağına bastığımız ve bir güzel laflar  yediğimiz bir yolculuktan sonra dağılmış vaziyette yetişmiş durumdayız. Koltuklarımızda yerimizi aldık bile. Haydi ozamaannn uçuş ve uyku zamanı şimdi, tutunun kalkıyoruzzz....
 

10 Oca 2017

HASTAYSAN VE DE ANNEYSEN

Geçtiğimiz kış bu zamanlar yine böyle hasta iken ve de hamileyken, kendimden geçmiş vaziyette yatıp kafamı kaldıramazken düşünürdüm. Şimdi rahatım bebek de yok yatıyorum, bebek olunca nasıl olacak bu iş diye...

Halsizlikten gözlerim kendi kendine kapanırken ve de gözüm yatağa kenardan öylece acıklı acıklı bakarken ah bir kıvrılıp da uyusam diye, mecbur Zeynep'imle oyun oynadım... Uyusa da ben de uyusam diye gözünün içine baktım.

Zormuş sahiden vesselam. Bir ara ağlayasım geldi:)) Eşşek gibi ayakta durmak zorundasın. Anne hasta olmaz peeh, olsa da önemli değil...

Neyse ki akşam tesellim var. Dört gözle bekledim Biricik'imin gelmesini. O da hastalığın son evrelerinde olmasına rağmen hemen Zeynep'i aldı uyuttu dizinde, dizinin dibinde de beni. Çatlayan başıma masaj yaparken o, uyumuşum. Çok şükür varlığına💕💕 Soğuk algınlığı dişe de mi vurur ya hu bir de dişim ağrıyor ki sormayın.
İkimiz de bu haldeyken İnşallah kuzumuz da olmaz hasta.

Ne güzel arkadaşlarla kar topu oynamaya inecektik ⛄ ama nasip olmadı.
Ha bu arada cumartesi günü 30 oldum😊😮... Çok garip geliyor. Ne ara geçti o kadar yıl, nereye gitti, heybemde ne var peki?? Rabbim hayırlı ömürler nasip etsin inşallah. Küçük kuzunun eli kolu pek bir uzadı artık büyük bir gayretle bilgisayara uzanmaya çalışıyor. Noktalayayım yazımı burada mücadele veriyor benimle ya hu:)