BİR SEVGİLİYE

Ey aşkıyla Aşk'a aşık ettiren aşık, Ey sevgisiyle En Sevgili'yi sevdiren sevgili, Ey sıcak huzur

BAHARI GETİREN

Ey kalbimin ğöğü! Ey kalbimi kızıl bir sevdayla kuşatanım!

AYNADAKİ SEN

Oysa ne çok özlemiştim seni, bir bilsen yokluğundan utanırdın...

HEP BİR ARADA

Melekleri topladık diye tebessümle söylendi hep babacım...

EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRMEZ OLDURUR

Kerem kendi suretini görmeden, sen artık aslına bürün demişler. Ferhat doğduğu gün, isim vermeden bu çocuk ne kadar şirin demişler.

28 Ara 2016

MİNYATÜR PETEKLER


Evdeki kaloriferlerimiz o kadar küçük ki, her gören bunlar evi ısıtıyor mu diye soramadan geçemiyor.
Kocaman salona üç adımlık üç karışlık petek koymuşlar. E ısınamıyoruz haliyle.

Biricik ki, yaz kış demez hep evde kısa kolla dolaşır, ben hırkayla otururken:) O bile zaman zaman soğuk burası yaa deyip hırka giyiyorsa ortam gerçekten soğuktur vesselam... Alllahtan klima taktırmıştık yazın da, arada bir de onu açıyoruz öyle ısınıyoruz... Biz neyse de Zeynep var sonuçta.

İnsanın evde burnu üşür mü yaa:) Hele mutfakta bir peteğimiz var ki evlere şenlik, minyatür ya hu minyatür. Benim elimle iki karış adımlarımla iki adımcık:))

Ancak kendini ısıtıyor. Mutfağı ısıtmasını beklemeyi geçtik,  insanın battaniyeyle üzerini örtesi geliyor daha da yazık üşümesin diye :))

Yenisini daha büyüklerini taktırmak lazım efendim demem o ki...
Bu arada oldukça orijinal dekoratif petekler varmış onlardan taktırası geliyor insanın.  Dekoratif kalorifer peteği olduğu ve de onlara bakmak hiç aklıma gelmemişti görene kadar:)







23 Ara 2016

HAPŞUUUU

Bu ayın da sonuna gelmişiz ben ha yazayım ya yazdım derken. Başında ise Aydın'a gidip geldik üç dört günlük. Zeynep'i özlemişti herkes, kısa da olsa iyi oldu. Arkadaşlarımızı da gördük.

Uçakta giderken ve de gelirken Zeynep ile  yolculuk pek de kolay olmadı  ama bir yolunu bulduk. Bir iki saat bilerek emzirmemiştim ki  iyice acıkıp uçakta kalkarken emip uyusun diye. Ki 3 saattir de uykusuzdu ama maalesef inadı tuttu emmedi mi...

Uykusu olduğundan da huzursuz mu, huzursuz...  Şükür ki yanımıza oyalarız diyerekten elma dilimleri ve püresini almıştık. Onları yedirerek, vererek oyaladık. olmadı dergileri karıştırdık hatta birazcık yırttık, biraz oyuncaklarıyla derken gayet yorulmuş olarak bitirdik yolculuğu. Neyse ki bir saatçik bir yol. Sonra bir de oradan bir saat de otobüsle Aydın yolculuğu var tabii ama o kadar açlığın ve uykusuzluğun üzerine, emzirip de arabasına koyunca hemen uyudu kuzum.Öyle böyle geçti.

Bu arada iki tane dişimiz çıktı alttan. tepkilerimiz arttı. Geri geri gitmeye başladı ufaktan.  Bir hafta sonra  7 aylık oluyoruz inşallah. Birazcık da rahatsızız. İlk hastalığı. Öksürük ve burun akıntısı. Bir hapşuuuu dedi mi karışıyor burnu ağzına yavrumun:)) hiiii allaaaah diyip zor yetişiyorum yemeden :D

Çok seviyoruz çok... Kendi büyüdükçe sevgisi de çoğalıyor.
benim kocaman boncuk gözlü kuzum. Gören gözlere bak çok güzel diyip de seviyor:) hele bir de gülünce oyyh hayranımm hayrann o gülüşe o güzelliğe ben.

Mutlu, keyifli hafta sonları olsun inşallah.

29 Kas 2016

UYKU HALİ

Uykusu geliyor ya hani. Anlıyoruz uyumak istiyor huzursuz.
Alıyor Biricik dizine uyutmak için, akşamları genelde babası uyutuyor yani, seve seve elbette:)

Zeynep hanım ilk etapta hala huzursuz mızmızlanıyor. Hafifçe sallamaya başlıyor, yine tık yok.

Veee işte sihirli dokunuş geliyor; nasıl ki onun için söylediğimiz ninnisine başlıyorsa, anında hemen kafa ya sağa ya sola çevriliyor ve gözler gidiyor:)) Tabii bu dediğim çok uykusu varsa, bütün uyanık kalma limitini doldurmuşsa geçerli. Allah'ım çok güzel çok tatlı bir an o. Uyurken ayrı bir güzel. Çok şükür.

Ninni dediysem de aslında tamamen bizim uydurduğumuz üç beş sevgi sözcüğünü belli bir melodiyle yan yana getirdiğimiz bir tür şey... Çok güzelsin be kızım aşkım, öyle tatlı hallerin var ki Zeynep'im içimiz kıpır kıpır kaynıyor sana. 
Çok seviyoruz seni çok, Rabbimin melek kulu, masum kulu.
İki gün sonra 6 aylık oluyoruz inşallah..

22 Kas 2016

KAĞIT EV

Bu kadar da olur mu, e olur olmuş işte, elleri dert görmesinnn(!!!)...
Sanki aynı evin içinde farklı odalardaymışız gibi. Yan dairenin mutfağı bizim oturduğumuz odayla yan yana denk geliyor.

Sesleniyor içeri , çay mı kahve mi içersiniz diye, ben buradan çaayy diyorum:D
Sonra türkü mırıldanıyorlar mecbur dinliyorsun. Adamın değil de kadının sesi sahiden güzelmiş pek güzel söyledi dün:))

Yemek yaparken yemeği karıştırdığı kaşığı vuruyor tencerenin kenarına , onu duyuyorum. Tabakları yerleştiriyor, duyuyorum...

Bir gün, arka taraftayız biz, bir ses geldi, Allahh dedik noluyor koştuk, bizim mutfaktan geldi sandık şangır şungur, yok yan tarafmış.

Dün, Zeynep uyuyor ben de bir şeylerle oyalanıyorum. Yine bir ses geldi ödüm koptu, Zeynep uykusunda korktu o da sıçradı...

Üst komşuyla tanışmadan önce  bütün çocuklarının ismini biliyordum duyduğumdan:))

Alt komşuların kavgalarına defalarca  şahit olmuşuzdur... Bıktım artık usandım bitirdin beni diyordu adam kadına.Bir keresinde kadın kapıyı kilitleyip anahtarı aldı adam delirdi aç şu kapıyı gideceğim diye diye. Nereden mi biliyorum duyuyoruz efendim duyuyoruz... Şimdilerde yoklar herhalde. Yoksa evde oldukları zaman, hafta sonları insan uyumaz mı ya, ya da uyanır uyanmaz nasıl başarırlar ki kavga etmeyi, sabah kahvaltısı niyetine sabah 8 buçuk dokuz da başlıyorlardı...

Gizlisi saklısı mahremi nerede insanın ya hu. Azıcık daha kıyıp malzemeye adamakıllı evler yapsalarmış keşke... Buradan müteahhiti anıyoruz, sevgiyle değil tabii... Bir şeyler yapmalı bu duvarlara diyor Biricik...

10 Kas 2016

TANIMIYORUM Kİ SENİ!

 
Kendi halinde sakin bir sokaktayım. Bir anda kendimi eski eşyalarla dolu, küçük bir dükkanda buluyorum. Derinden gelen bir nağme, çeviriyorum başımı, eski bir radyo; aynı dedemin radyosu, üzeri tozlu. Takılı kalıyor gözlerim üç beş saniye. Öyle huzurlu, öyle sakin hissediyor ruhum.

Dükkanın sahibi, saçı sakalı  ak, güler yüzlü bir dede; selamlıyor başıyla beni hafiften,  gülümsüyorum ben de.
 
Elinde taze demli bir çay, kokusu buram buram, buharı üstünde.  Hiç kelam etmeden sessizce bakınıp , aynı sessiz selam ve tebessüm eşliğinde çıkıyorum dükkandan. Yürüyorum, yürüyorum, dönüyorum köşe başından, ne hoş yollar; eski taşlı yollardan. Az ileride sarı bir yağmur; heybetli bir ağaç yapraklarını döküyor, gözüm ona takılıyor bu sefer de.
 
Sonra bir anda ne olduğunu anlayamadan koşmaya başlıyorum o gürültü kıyametle. Var gücümle koşuyorum, çantam düşüyor, bir an bile duraksamadan devam ediyorum.

Sesler giderek artıyor, ben nefes nefese, kendi nefesimi hatta nefes alamayışımın sesini dinlediğim bir anda yanımda koşan biri daha beliriyor. 
Tanımıyorum.

Kolumdan çekiştiriyor beni hızlıca. Hemen az ileride aralık bırakılmış tahta kapılı eski bir ev. Kaçışanlar çoğalıyor, hayal meyal görüyorum.

Kapıya yaklaşıyoruz. Tam içeri adım atacakken öyle bir ses delip geçiyor ki kulaklarımı...Bir kurşunun keskin rüzgarıyla ürperiyor tüm bedenim. Oracıkta kalakalıyorum. Hissetmiyorum bedenimi.  Kolumda bir el, ittiriyor beni. Zoraki bir adımla içerideyim.

Sonra o el kayboluyor, dönüyorum arkamı, kan var göğsünde, yere yığılıyor... Gözlerinde acı ve tebessüm karışık. Derinden hissediyorum acısını kalbimde; balyoz gibi inen bir yumru. Boğazım düğüm düğüm, yutkunamıyorum, gözümdeki yaşlar benden bağımsız halde, durduramıyorum. Öylesine acıyor içim... Tanımıyorum ki seni! tanımıyorum... Sen kimsin, kimsin ki sen!!??
 
Derken bir ağlama sesiyle irkiliyorum. Zeynebim ağlıyor. Boğazımda bir ağrı, göğsümde taze bir acı sanki, etkisindeyim hala rüyanın.

8 Kas 2016

SANAL MI GERÇEK Mİ?

Image result for sosyal medya
 
Sosyal medyada bulunmadığım için hiç pişman olmadığım doğrudur. Tek var olan hesabım işte bu blogtur, yaşasın !:) Ben burada mutluyum.
 
Hiç Facebook hesabı açmadım mesela. Ne İnstagram ne de Twitter. Kendimi öyle zorla tutmuş, acı çekmiş de değilim yani uzak dururken:)) Gayet de memnunum halimden.

Şimdiye kadar da bir eksikliğini hissetmedim açıkçası. İnsanların her halini; yerken, içerken, otururken, zıplarken, hoplarken vs görmemek eksiklik olmadı bende.
Sanatsal fotoğrafları, emek harcanarak çekilmiş fotoğrafları hariç tutuyorum, onlara lafım yok tabii.
 
Arkadaşlarını falan buluyorsun iyi hoş da, sonrası derin bir boşluk. Laf olsun diye iki muhabbet ediliyor gerisi sessizlik. Ardından deli gibi her fotoğrafa bak bak dur amaç bu. Hayatına dahil olmadığın insanların,hayatlarına dair her bir ayrıntısını  öğreniyorsun; nereye gitmişler, nerde nasıl eğlenmişler de, ne yemiş ne içmişler, miş mişler de miş mişler bu böyle gidermişler:)  Gerek yok bunlara.

Bir de doğum günü kutlamaları var ki en çok da o anlamsız gelmiştir bana. Tarihi gören gelir, kutlar. Şöyle bir bakınca, öncesinde uzunca bir süre muhabbet olmamıştır dibine kadar uzaksınızdır, sonrasında da olmayacaktır ama o doğum günü laf olsun diye kutlanır, ne gerek var ya hu. Bir kişi dahi olsa, gerçekten bilen, hatırlayanların kutlaması çok daha kıymetli değil mi sizce de? Bence öyle de.

Dozunda kullananlara, sanal dünyaları gerçeğinin- önüne geçmemiş olanlara saygı duyuyorum tabii ki.
 
Bağımlısı olup saatler harcamıyorsanız, kendi değerli vaktinizden çalmadan faydalanıyor, paylaşıyorsanız, hayatınızın merkezinde tutmuyorsanız eyvallah.
 
Gerçek anlamda sosyalleşmek, yüz yüze bir iki kelam etmek, bir kahve içmek çok daha makbul benim gözümde.

7 Kas 2016

GÜL TABİATLI OLABİLMEK

Image result for mevlana ve gül

“Önemli olan gül tabiatlı olabilmektir. Yâni bu dünya bahçesinde, dikenleri görüp, onlardan incinip dikenleşmek değil, araya kış gibi çileler girse bile onları bahar iklimiyle kucaklayarak, bütün âleme bir gül olabilmektir. Der Mevlana Mesnevi'de.

“Gül, o güzel kokuyu diken ile hoş geçindiği için kazandı. Bu hakîkatı gülden de işit. Bak, o ne diyor:
Dikenle beraber bulunduğum için neden gama düşeyim, neden kendimi kedere salayım? Ben ki gülmeyi, o kötü huylu dikenin beraberliğine katlandığım için elde ettim. Onun vesîlesiyle, âleme güzellikler ve hoş kokular sunma imkânına kavuştum…”


Ne güzel söylemiş. Gel gör ki uygulaması biraz zor sanki nefsimize ama olunmaz değil. Yok mu hiç peki? Elbette var, var gül tabiatlı, gül yürekli insanlar çok şükür...

1 Kas 2016

OYSA BEN SANA İSTANBUL DERDİM


Image result for oysa ben sana istanbul derdim

Aldırmadı saçlarını dağıtan rüzgara, elleri ceplerinde öylece baktı uzaklara.
Aldırmadı kıyıya çarpıp ıslatan hırçın sulara, bir adım daha attı inadına.
Gözlerinde hüzün,
Dudaklarında titrek bir melodi; tamamlayamadan daha, sustu. Dudaklarını ısırdı, gözlerini sildi usulca. Üşümüş olsa gerek ki sımsıkı bağladı kollarını bu defa.
Bir kaç adım duydu ardında, yine aldırmadı.
Kapadı gözlerini, kaldırdı hafifçe başını fezaya,
Derin bir nefes aldı
Ve yine döküldü dudaklarından aynı ezgi; bu sefer tamamlanarak:

*Oysa ben sana İstanbul derdim
 Onun kadar derin ve yalnız sevdim...
 Gözlerini alıp da giden misin yâr,
 Beni böyle ağlatıp da gülen misin yâr?*
....

Uzaklarda, çok uzaklarda, hüzünlü bir başka yürek aynı ezgiyi söylüyordu,titrek ama gür sesiyle:

*Sen ve ben Lila, sen ve ben
 Sakin bir ülkenin uzaklarıyız,
 Orada sen oldukça, burada ben
 Gamlı bir şiirin uyaklarıyız...*

Aynı anda, aynı ezgiyi tamamladıklarından, aynı yürek tutulmasını yaşadıklarından habersiz...
 
 
 
* İşaretli kısımlar  güzel bir ezginin sözleridir.

25 Eki 2016

DIŞARIDA HER ŞEY YOLUNDA

Bütün bebekler gezmeyi, dışarıyı sever mi bilmem ama Zeynep'im balım pek sever. Evde huysuzsa ağlıyorsa, çıkar dışarı, susar hemen fıldır fıldır etrafa bakar o boncuk gözleriyle:)

Ev gezmesi de olur, yeter ki kalabalık bir ortama girilsin, çoluk çocuk olsun, pek güzel oyalanır bakınır, bu arada uykusu gelir yorulmuştur ve kolayca uyur.

Alışveriş merkezine gittiğimizde her yer canlı tabii, etrafı seyredip, karnı acıktığında da doyurulmak şartıyla, hoop gider gözleri arabasında oh mis. Böyle kolayca zahmetsiz uyumalarına bayılıyorum. Evde olsak ağlaya sızlaya bir sürü uğraşarak uyuyoruz oysaki.

Uyuyo dediysem, hanfendinin uykuları 20 dakikayla 30 dakika arasında değişiyor. Bu kadar kısa uyku mu olur ya hu. Bebek dediğin uyudu mu en az bir saat uyumalı bence ama nerdeee bizimkinde yok.

Gün içinde iki ya da en fazla üç sefer uyur o da işte söylediğim kadar. Bazen hiç müsade etmez bana sürekli başında ister kucakta olmak ister ağlar durur. Öyle zamanlarda bütün gün hanfendiye aittir. Bazen çileden çıkarır ama gün sonunda uyuyan haline, o minnak elinin kolunun zarif duruşuna, dudaklarına, pamuk yüzüne bakıncaaa kanımız kaynar hemen.

Yemek mi, ne yemeği hangi yemek? :)) Ya Biricik gelince en basitinden bir şeyler yapılır ya da menemen yenir:D

Bu arada sarma yapmışlığım bile vardır canımm aaa. He ama sabah 11 de başlayıp, akşam 5 te ocağa ancak koyulabilmiştir:))

Akşamları çay ocakta kaynar da kaynar biz güya hanfendiyi uyutup bir şeyler izleyip çay içeceğizdir:) Uyutucaz derken saat 10 bçuk 11 i bulur çoğu zaman. O saatten sonra da çayın yanına bir de tatlı şeyler atıştırınca ben tabiii veremem kilo falan.




14 Eki 2016

HAL BÖYLEYKEN BÖYLE

Her güne gülümseyerek başlıyoruz daima sayende. Çünkü sen uyaninca kocaman gülüyorsun hep, seni görüp de gülümsememek ne mümkün.
Kocaman kocaman gözlerine, boncuk mu desem ,zeytin mi desem, eşşek mi desem...
Bir de gülünce kocaman acilan bal ağzına, uzun kirpiklerine, minnacik gamzene
Yani annecim bitanem, her bir zerrene, harrketine hayranim Zeynep'im...
Babacin da öyle, iş yerinde hep fotograflarina bakiyor. Gelene kadar öyle özlüyor ki, gelince sana o bakiyor uyuyana kadar:) hatta uyutuyor:)
4 aylik oldu kuzum büyüyor...

Ha bu kız hiç ağlamıyor mu derseniz, ooo hem de neee:)
Akşam uyku seanslarımızda kıyameti koparıyor. Biz alıştık da bilmeyen ilk defa denk gelen herkes, ailelerimiz de olmak üzere, aayy bişi oldu çocuğa herhalde, normal ağlamıyor, n'oldu bir yeri ağrıyor kesin diyerek telaşlanıyorlar:)) Bu arada uçak maceramızı tamamen şans diyelim ağlamadan uyuyarak atlattık

Naz da yapıyor şımarıyor da, gülünce dünya tatlısı ama bir de ağlayınca bütün enerjimi çekiyor vallahi :D Sağlam yoruyor bazen. İşte başlıyoruz yine, sesi çınlatıyor ortalığı, ben gider:)
Yine de her sabah yeniden aşkla uyanmaya devam ediyoruz...

25 Ağu 2016

BİZ GİDERİZ TATİLE

Yarın Aydın yolcusuyuz inşallah:)
Geçen bayram Zeynep henüz çok minnak diye evdeydik. Bu bayram tatiline de erkenden gidiyoruz. Birazcık tatil yapalım.


Anneannesi, dedeleri, babaannesi, teyzeleri, halaları dört gözle bekliyorlar küçük hanımı.
Bana da iyi olacak , elden ele gezer artık Zeynep kuzu. Ben de rahat ederim.


Biraz önce ağlayıp duruyordu susturamayıp ana kucağına koyup karşısında birazcık şekilden şekile girdim, sustu. Şimdiyse bana gülücük atıyor bir şeyler mırıldanıyor. Yüz vermeye de gelmiyor ama fazla,  ağlamaya hazır modda bekliyor:) Yazayım da kaçayım hemen.


İlk defa bebekle uçağa binecek olan her anne baba gibi biz de tedirginiz birazcık:) Acaba bal kuzu duracak mı yoksaaa ağlayacak mı. İnşallah çok ağlamaz. İnsan gerilir ister istemez, ağlayan susturulamayan bir bebekle. Neyse ki yalnız değilim Biricik de var. Merakla bekliyoruz yarın bizi nasıl bir yolculuk bekliyor diye... Neyse ki yol uzun değil kalkması inmesiyle toplamda 1 saat anca.
İzmir'e varınca da babacığım gelip alacak bizi... Normalde servisle giderdik de riske atmayalım dedik şimdi bal kuzuyla. Uçakta pek umduğumuz gibi gitmezse durum, en azından Aydın'a gidene kadar rahat olalım:)



17 Ağu 2016

BİR AŞK DAHA







Her sabah yeniden aşkla uyanıyoruz artık.
Bir gülücük bu kadar mı mutlu eder insanı. Nasıl bir gülüştür ki o öyle,  kıpır kıpır eder insanın içini.
Sabahları hep mutluyuz, gülücükler dağıtıyoruz ve de konuşmaya çalışıyoruz anne babayla.
O çıkardığı seslere ayrıca hayranız.!
2 buçuk aylık  kuzu bu , bize bilmediğimiz bir sevgiyi tattıran.


Şükürler olsun Rabbe...
Öyle işte,  şimdilerde yeni bir aşk yaşıyoruz; adı Zeynep.






31 Tem 2016

DOĞUM HİKAYEM:)





Uzun zaman olmus yazmayali. Minnak hanim iki aylik olacak iki gün sonra. Doğduktan sonra çabuk büyüyor sahiden bebekler. Yukaridaki kapi süsümüzden de anlasilacağı üzere Zeynep oldu ismi. Biricikimin en başından beri istediği sevdiği isim. Bana sen de seç bir isim dedi ama o kadar baktim baktim, yanina pek de ahenkle söylenen kolay guzel bir isim bulamadim sinmedi içime ve öylece tek kalsin dedim.


Bu arada kapi süsü kendi el emeğimiz. Çerçevesi de dahil. Biricik elleriyle kaziya kese yapti:)) Emzik ve bebek arabasi haricinde her seyi kendimiz yaptik...

Gelelim esas mevzuya doğum hikayemeeeee;)


-->Tarih 1 haziran. 40+2 deyiz ve doktor kontrolümüz var. Muayenede her şey yolunda. Ne zaman isterse o zaman gelebilir, 42. haftaya kadar yolu var, biz bekleriz küçük hanımı diyor doktorum.  Sağ olsun beni sonuna kadar destekledi normal doğum için.

-->Doktorum mu? Derya Hanım. Çok tatlı, sıcak kanlı, dost canlısı bir insan. Müthiş bir rahatlık veriyor insana. Kendinizi arkadaşı gibi hissediyorsunuz. Sanki doktorunuz bildiğiniz, tanıdığınız, güvendiğiniz bir arkadaşınız düşünün yani... Seviyorum bu kadını yaa:) 28. haftamda tanıştık bir de kendisiyle ve daha ilk tanışmada hissedebiliyorsunuz tüm bunları zaten.

NST ye girildi, ufaktan sancı kasılmalar tespit edildi, Biricik sevinçten dört köşe aman allahım. Bende sancı onda neşe:) Doğumun yaklaştığının habercisi  çünkü bu, kızımızla buluşma zamanı demek çünkü...
Ertesi gün tekrar NST ye girmem konusunda anlaşıp ayrılıyoruz...

Eve varana kadar kasılmalar gelip gidiyor arada, her zaman olan rutin kasılmalardan yani. Eve gelince yürüyüşe çıkıyoruz annemle.Kasılmalar devam ediyor.

Akşam dizi izleyip çay içerken de arada kasılma molası, allahh kasıldımmm, tamam tamam geçiyoorr heh geçti devam hadi modundayım.

Gecenin ilerleyen saatlerinde azıcık daha artan sancılar ama dayanılmaz değil...
Uyudum mu peki, tabii ki hayır, rahatsız durumdaydım. Biriciki uyuttum ama.

Hadi nolur uyu sen, sana çok ihtiyacım olabilir yarın!

Sabah ezanıyla doktoru arıyorum artık...

_Benim  akşamdan beri düzenli kasılmam var ve şuan artmış durumdaaa 6-7 dakikada bir geliyoorrr.
_ Eee  neyi bekliyorsun kuzum gitsene hastaneye hadii, arayıp haber veriyorum ben şimdi...
_Peki gidiyorum.
              * * *
--> Tarih 2 HAZİRAN! 40+3 teyiz ve Hastanedeyiz. Annecim ben ve Biricik. Yatışım yapıldı, evet evet ben bugün doğuracağım anlaşılan:)

Açıklık 3 cm, saat 6 buçuk.
 
Hastane önlüğü mü o ııyh, hı hıı hadi bakalım onu da giydik mi giydik. Sırada ne var?

Tabii ki NST ye bağlanmak. Sancılaar mı , e haliyle biraz daha arttırmış durumda şiddetini. Oturabiliyorum hala. Sancı gelince bir iki ufak diş sıkmasıyla, dizimin dibinde caanım eşim Biricikimle, yanı başımda oturup sessizce sürekli dua eden canım annemle atlatıyorum...

Bir yandan da haber veriliyor sağa sola dualar isteniyor. Saatler ilerledikçe sancıları karşılamak artık daha zor bir hal aldı, arada bir iki çığlıktan bişicik olmaazz çekinme bağır bağır:))
Ve Biricikin elini tüm gücünle sık tabiii:) 

_Eyvah geliyoo sancııı hazır ol. ( sanki Biricik niye hazır olacaksa esas sen kendine baksana )) :)
_Tamam. derin nefes al ver al ver hadi...
Ve ben derin nefesler ala vere ala vere bir çok sancıyı gerçekten de o şekilde atlatıyorum...

İyi de bu sancılar da bitmek bilmiyor ki nefes al ver al ver nereye kadar. Baktım olmuyor bağırmaya devam.

Bir müddet bütün yükümü Biricike bıraktım, ondan destek aldım hatta arada vurdum galiba:D :) Bütün sancıları birlikte atlattık.

O olmasa bu kadar dayanamazdım bile. En büyük destekçim oldu. O'nun varlığı biraz daha güç verdi dayanılır kıldı sancıları...

-->Saat olmuş 10 buçuk. Allah'ım gelsin artık derken, ebe hemşire tamamdır hazırsınız açıklık tamamlanmış 10 cm e çok yakın, doğumhaneye inebiliriz artık diyince ,ohh dedim zaten sancılarım da dayanılmaz hal almaya başlamıştı neyse ki doğum başlıyor.

Aşağı indik, doktorum gelip kontrol etti ve olamaz yanlış alarm. Açıklık daha 7 ye yaklaşmış anca. Kızdı hemşireye nasıl baktın diye.

Ben orda İptal. Neee ,nasıl yani daha kaç saat beklerim ne kadar sürer derken kendimi doğumhanede yine bekler halde buldum. Artık yorulmuştum geceden zaten uykusuzum ve açım da. Sancılar da yordu ayakta durmaya mecalim yok. Sancı gelince Biricikin boynuna sarılıp kendimi tamamen bırakıyorum artık:)

Bir yandan da, ''Yook yokk ben yapamayacağım galibaaa, istemiyorum ya, bırak beniii, izin ver n'ooluurr gelsin beni uyutsun kessinlerrr alsınlaaarr.'' Diye söyleniyorum :))))))

''Aaa olur mu o kadar dayandın hayır yaparsın sonuna geldik dayan, çok iyi gidiyorsun.'' diyor Biricik. Bir iki yalvarma modundan sonra doktorum tekrar geldi benim halimi görünce;

''Senden çok ümitliydim ama ümidimi kaybediyorum, hayatım bu ne hal, böyle bağırırsan nasıl ıkınacaksın doğum başladığında?

'' Önce bağırıp sonra ıkınsam olmuyor mu yaaa'' 

Yok kuzum olmaz,  çok yorgun düştün sen belli, daha açılman da tam değil epidural tavsiye ederim dedi.
Ben tabi direk, sancılarım gidecekse kabuul vallahi kabul hemen yapsınlar dedim:)

İki sancı arası yapıldı mı epidural... Beş dakika sonra uçtu gitti mi sancılaarrr oouhhh benden mutlusu rahatlamışı yok. Yeniden doğdum sanki:) Güle oynaya bekledim sonrasında. Annecim ben ve Biricik  hala birlikteyiz. Arada ebelerle sohbet muhabbet.


Yalnız bir titreme aldı beni durmuyor :) O olmasa uyuyacağım o kadar rahatladım.


Doktorum tekrar gelip bakıyor ve hala aynı yerde sayıyoruz bir de eyvah ödem oluşmuş kızın başında ve de çok azcık mekonyum bulaşmış, en fazla bir saat daha beklerim, olmazsa hala daha fazla tehlikeye atamam seni de bebeği de alırız mecbur sezeryana dedi. Ama nolur normal doğur şunu haydi istemiyorum almak diyor.
 
E n'apayım söyleyin yapayım varsa bişi diyorum. Yürü diyor. Bir kolumda serum bir yanda NST doğumhanenin içinde, 3 metrelik bir alanda dört dönüyoruz Biricikle.

Artık rahat olduğumdan ben de istemiyorum sezeryan. Normal doğurmak istiyorum. Tekrar geldiğinde doktorum tamamen seninim buradayım artık hadi yapalım şu işi dedi baktı ve 15 dakika daha beklerim olmazsa üzgünüm ama ameliyata almam gerekecek dedi. Ben de, yaa hayıırr yaparımm  bir denesek diyorum.

15 dakika sonra hadi gel deneyelim bakalım dedi, kasılmam gelince bir kaç ıkınma denemesi, durum kontrolü yapıyor ve  zor görünüyor ufak tefek sorunlar da var bende. Aşağı inmemiş tam olarak kız diyor.
bir müddet tüm gücümle ıkınıp kızı aşağı indirmek için uğraştım ve sonuç da verdi,  vallahi yapacaksın sen, çok iyi gidiyorsun dedi doktorum. Bravo sana indirdin bebeği aşağı , olacak bu iş tamam, artık başlayabiliriz diyip diğerlerini de çağırdı.

-->VE DOĞUM ARTIK BAŞLAR.

Saat 1 buçuk. Benim sancı yoktu ama sancı geldiğinde kasılma olarak hissediyordum ki zaten ebe hemşire de yönlendiriyordu, evet şimdi! diye ve böylelikle ne zaman ıkınacağımı da bildim hep.

Var gücümle kendimden bile beklemediğim bir performansla ıkındım... Biricik şaşkınlıkla bakmış bana ıkınırken girdiğim halden ürkmüş, patlayacaksın sandım diyor:))

Hatta bir ara baktım doktorcum, alllaaa, durun çekilin vallahi öpücem sahiden çok iyi ittiriyor ya dedi ve geldi öptü de:) Ama benim performans  da yetmedi tabii tek başına, destek gerekti karnıma bastırdı bir yandan bir yandan ben çığlık çığlığa, bir yandan sakın durma sakın, devam ıkın hadi kuzucum az kaldı geliyor göründü başı, hadi devam et derken,  ortalığı çınlatan o son çığlıkla kendimden geçmişken artık, geldi bizim kız çok şüküüüür:) 

Saat 2 yi 2 geçe doğdu:) Biraz uzun mu sürmüş nee:)) Hemen çocuk doktoruna verdiler, orada ilk kontrolleri yapıldı, ben de  baktım ve dediğim ilk şey şu oldu, ''getirmeyin onu bana, gitsin istemiyorum görmiycem mahvetti beniii:))

Herkes güldü tabii, getirdiler yanağıma dayadılar yüzünü ve o an her şey bitti gittii kokusunu duyunca, yumuşacık tenine değince kendimden geçtim.  Biricik yanı başımdaydı bir ara yüzüne baktım ağlıyordu:))


Annecime baktım hiç ağlamadan duruyor şaşırdım. Meğer babacımdan tembihliymiş sakın ağlayıp üzme cesaretini kırma kızımın diye:) Ben o son anlarda bağırırken  annecim bayılmazsa iyidir diye de düşündüm hatta :)) Sonradan öğrendim ki kendini tutmuş tutmuş  benim yanımdayken, doğum sürecinde de dayanamayıp çıkıp aralarda ağlamış ve doğum gerçekleştiğindeyse yine dışarıda  hüngür hüngür ağlamış:)

Az bir dikişle atlattım. Doktorum; harikaydın vallahi ben senin kadar dirayetli olamazdım dayanamazdım itiraf edeyim sen çok iyi iş çıkardın dedi:)
 
Hala daha aynı şeyi söyler ve o gün epidural alıp da en zor doğuran da benmişim diğerleri çok kolay doğurmuş, o da benim nasibim napalım, ne gündü ama, geldi geçti işte.
Şimdi bu minik kuzuyu sevmek gibisi yok. Öyle çok seviliyor ki, şükürler olsun Rabbe diyoruz...

17 May 2016

SON HAFTALAR

38+ haftaya girmiş bulunuyorum. Teorik olarak son iki hafta kalmış olsa da, bir çoğunuz bilir ki artık her an doğurabilirim de:)


Kasılmalarım arttı fakat düzensizler tabii. Minikim fındıkım normal doğum pozisyonunu almış aferim ona. Artık yeri kalmadığından hareket ettiğnde dışarıdan da fark edilecek şekilde karnımı ucube şekillere sokup birazcık da canımı yakabiliyor:)
Kapı süsümüz taslak olarak hazır, az kaldı bitecek inşallah. Şirin bir şey olacak sanırım. Güzel tasarladık diye düşünüyorum.
Perşembe günü anneciğim de geliyor inşallah.
minik prenses geçen hafta 3 kilo 136 grmdı. ben de 65:)
Toplamda 8 kilo almış durumdayım ama sanırım bu hafta bir kilo daha almışımdır bir iki kilo daha alabilirim de. Tahminim, toplamda 10 kiloyla bitireceğim.
Her gün 40 dk falan yürüyorum site içerisinde. Son anda bir aksilik tehlikeli durum çıkmazsa normal olacak inşallah. Hayırlısı artık.
Çantam hazır. Kıyafetler yıkandı ütülendi. evde bir hazırlık temizlik düzenleme, yap yap bitmiyor sanki:)
Az kaldı artık kavuşmaya inşallah. Merakla, heyecanla bekliyoruz:)
 

26 Nis 2016

ŞİMDİ ŞÖYLE Kİ;


Yok bu ciciler benim değil. Öyle gördüm koydum. İnternette  pek  güzel şeyler var  insanı zorla heveslendiriyorlar ama olmuyor ki yaaa:p :))


Biz daha hanfendiye kapı süsü yapmadık ama yapacağız inşallah :)


35. hafta. Kocaman bir göbek, içinde kıpır kıpır küçük bir hanım. Çok çabuk yoruluyorum artık.
Rahat uyku mu , ondan kalmadı işte:)) Yok sığamıyoruz anne kız birlikte sığamıyoruz yatağa olmuyor:)
Kontroller haftada bire indi artık. Gidişat iyi şuan kilomuz ideal abartmadan böyle devam etmek gerekmiş. Hadi bakalım.


Doktor:  Doğumu nasıl düşünüyorsun?
Ben: Olursa inşallah normal
Doktor: Tamam sen becerirsen ben seni doğurturum.
Ben: Nasıl becereceğim peki , bir yöntemi var mı bilmem gereken :)) ?
Doktor: Sabır... Sabırlı olacaksın. Uzun bir bekleme süresine de hazırlıklı olmalısın doğum başladığında.
Ben:  Hımm inşallah olurum dayanabilirim. Dayananlar nasıl dayanıyor dimiii.
Biricik: Olursun olursun yaparız :D E hadi inşallah.


Ağrı eşiğim ne durumda acaba. Sonuçta herkesinki farklı oluyor. Az  sancıyla bütün süreci tamamlayıp doğuma da girip daha ikinci ıkınma da bebeğini doğuran bir çok örnek okudum ki canli bir örneğim de var. Buna karşın bir gün boyunca  sağlam sancı çekip  bir de bir saatte doğuran örnekler de var tabii.


 Tedirginim, ister istemez bir korku merak. İnşallah bütün süreci kolayca geçirip tamamlayanlardan olurum ne diyeyim:) Öyle dua ediyorum, hayırlısıyla sağ salim atlatıp kucağıma alayım. Sancılara dayanma gücü ver Allah'ım diye:) Bakalım artık az kaldı göreceğiz.


Biricik'imin desteği iyi olacaktır diye düşünüyorum. Doktor da bu konuda beklenti içinde ondan:D 

14 Nis 2016

SON BİR KAÇAMAK

Bir haftalık Aydın kaçamağı yaptık, çok da iyi geldi, hem ailelerle hem de arkadaşlarımızla çok güzel vakit geçirdik. Dolu dolu bol yemeli içmeli geçti tabiii. Hem yedim hem de sonrasında sırt ağrısı çektim fazla doluluktan, ne alakaysa öyle oldu hep. Hamileliğimde bu zamana kadar almadığım kiloyu aldım diye korktum:)


Çileği pek sevdiğimden, yerinden tazecik bahçeden getirdiler sağ olsunlar, bir kasa çileği iki günde bitirdik pek güzeldi ouh yarasın. Yine olsun yine yerim :)Dalından kopardığımız minik ama bir o kadar da lezzetli senenin ilk eriğini de yedim:) Bizim kız maşallah pek nasipli daha gelmeden.


Bu arada 33 haftalık olduk. Bizim kızın yüzünü de gördük şükür bu sefer. Babasına benziyor :)) Doktor teyzemiz de öyle dedi hatta:)
Zaman hızla geçiyor.
2 kilo olmuş minik kuzu. 42 cm de boyu:)  


Haftaya tekrar kontrolümüz var. Vakit ilerledikçe kontroller de sıklaştı. sona yaklaşıyoruz adım adım inşallah. Her şey hazır mı derseniz, henüz değil.


Kıyafet olarak almış olduğumuz iki takım var bizim, başka da bir şey yok elimizde şu an çünkü bir sürü gelecek, teyzelerinden, anneannesinden, onları bekliyorum bana sıra gelemedi yani, alt açma minderi, ince kalın battaniyesi tarzındaki ihtiyaçlar da babaannesi tarafından hazırlanıyor. 
Çocukluktan en yakın arkadaşım Edum da, bebek sepeti hazırlıyor... Hem benim hem bebeğin ihtiyaçlarını içeren, Esoş'um kuzum da öyle. Onların paketlerini bekliyorum otuırmuş:) 37. haftamda yollayın artık dedim. Hastane çantamızı da o zaman hazırlayacağım yani o da beklemede. Daha öncesinde gelmez herhalde hanfendi, gelirse ortada kalakalırız:p :)) Bakalım 40 ı dolduracak mı yoksa öncesinde mi gelecek, bekleyip göreceğiz.


İlk anda ihtiyaç olacak şeyler tamamlanacak inşallah, sonrasında artık içinde bulunduğumuz durumun gerektirdiği şekilde alırız dedik önceden bir sürü şey depolamaya gerek yok diye düşünüyorum.
Kendi minik tekmeleri kuvvetli kızımla birlikte şimdiden keyifli hafta sonları dileriz size efendim:)





25 Mar 2016

GERİ SAYIM BAŞLASIN

Son on haftaya girmiş bulunuyorum. Bundan sonrası sanırım hızla geçecek ki tam haftasını doldurmadan bir iki hafta önce de gelmesi muhtemel olunca 2 aycık kalmış oluyor. 

30. haftadayız.  Önceki ayların fotoğraflarına bakıyorum da, karnım esas şimdilerde büyümüş meğer ve hızla büyümeye devam ediyor. Yavaştan bir penguenlik başladı sanki yürüyüşte:) Aldığım kiloları sevmesem de, bu büyük göbeği seviyorum çünkü orada küçücük kıpır kıpır bir canlı var:) 


Canım bir şeyler çekti mi suçlu hep belli; kiim? Tabii ki pirinç prenses:)) 
Bir de hareket edince karnım şekilden şekile giriyor her bir taraftan. Yavaşça karnımın bir tarafındaki yükselişi çok hoşuma gidiyor. Şaşkınlıkla kocaman tebessümle izliyoruz hareketlerini. Seslere tepki de veriyor, irkilip bir tekme savuruyor hatta. Bazen biz zorluyoruz hareket etmeye :) Bir taraflarını dayayınca dokunuyoruz, minnacık bir şey, hissedebiliyoruz artık neresini dayıyorsa:)


En çok da geceleri, ben yatıyorum küçük hanım başlıyor tepinmeye.
Şükür bir taraflarıma uyguladığı baskılar yok henüz ama rahat uyuyamama durumlarım başlamış durumda. Ne tarafa yatacağımı şaşırıyorum.  Göbeğim pek müsaade etmiyor alıştığım uyku pozisyonlarına. Mide yanmam, şişme ödem durumları yok çook şükür, inşallah bundan sonra da başlamazlar.
Ufak tefek sıkıntılarım oluyor elbet, sırt ve göğüs kafesi ağrıları, bazen göğsün hemen altında anlam veremediğim uyuşmalar ha bir de hiç sevmediğim kasılmalar. Anında karnımda bir top gibi çıkıntı beliriyor ve taş kesiliyor.
hepsi bu şimdilik. Elhamdülillah halime.


Bu arada bir aydır stajımı da yapıyorum bebek üzerine :p :))
Arkadaşın üç aylık bebeğine bakıyorum, staj olsun diye değil tabii, yardım amaçlı, anneannesi  gelene kadar küçücük haliyle bakıcıya verilmesin diye ama bir hafta sonra artık paydos. Son zamanlarımı dinlenerek, rahat kendi halimde uğraşarak geçirmek istiyorum.


Durumlar böyle bakalım ilerleyen haftalar neler gösterir.

17 Mar 2016

ÖYLE İŞTE




Biraz ayrı kalsam senden; çok değil hani bir mesailik bir akşam almış olsalar seni benden, 
dayanamam özlerim...
Yokluğun apaçık belli eder kendini evde.Yüzün gelir gözümün önüne, bakışların,
o sevgiyi kuşanmış halin tavrın gelir.
Ne sevilesi adam derim ardından, kanım kaynar, bir severim bir severim sonra yine severim...
Azıcık üzdüğümü kırdığımı hissetsem hiç dayanamam,  içim içimi yer pişmanlıktan.
Kıyamam ardından...
İzlediğim dizideki çift birbirine aşkla mı baktı küçük bir tebesssümle?
Sana sarılasım gelir hemen, canlanır bendeki senli sevgi kıvılcımları...


Notcuk: Geldiğinde Pirinç hanıma alıştırdığın üzere varlığını hissettir öyle kıvrıl yanıma her zamanki gibi:)
Kızın ismi pirinç kaldı iyi mi:) e artık verelim yavrucağa ismini:)



14 Mar 2016

NEREDE OLSA?




En kararsız kararsızlıklarımdan birindeyim. Nasıl bir cümle olduysa bu:)
Vakit ilerledikçe doğum konusuna karar vermek gerekiyor.
29. haftadayız, boyumuz biraz uzunmuş, kilomuz da maşallah yerinde.


Acaba burada mı doğursam, annem mi gelse yanıma, yoksa ben mi Aydın'a gitsem de orda mı doğursam . Bir yarım orda istiyor bir yarım da burada:) Kayınvalideler de orda.
Ben gidersem sanki herkes daha rahat edecek gibi ama bu sefer de Biricik yanımda olmayacak, o yetişebilecek mi yanımda olabilecek mi o durum var ki ben yanımda olmasını istiyorum. O da pek istekli değil göndermekte. Nerden baksan rahat iki ayı bulacak dönmem çünkü:)


Annem gelse, doğumda yanımda olmak istiyo haliyle, ki olsun da zaten ama bunun için ne zaman gelecek o da var. Nereden bileyim ki kızım ne zaman çıkıp gelmek isteyecek. Doktorun verdiği tarih sadece tahmini,  pekala 5 gün önce 10 gün önce hatta 15 gün önce de gelebilir ya da verilen tarihten bir hafta sonra da... 36. haftada gelse desem annem, bu sefer gec olursa doğum, önden bir ay bekle sonrasında yine bekle bu sefer de çok uzun süre olacak ki annem hiç bir yerde kendi kardeşleri de dahil çok fazla kalamaz bunalır rahatsız olur, biz rahatsız oluruz kaygısına elinde değil:)


O zaman en iyisi 38. haftanın sonuna doğru çağırmak, öncesinde başlarsa da doğum artık napalım  başlar başlamaz haber veririz, o zaman atlayıp gelir yetiştiği kadar:) Doğuma gidecek insan bulurum elbet komşulardan:) Biricik de yanımda... Olur gider inşallah ya bir şekilde aman. Amma strese girdim düşün düşün nasıl olsa nasıl yapsak diye, sıkıldım da...

22 Şub 2016

BİRİCİKİM'E...

O ki, canımın canı
Gönlümün sultanı Biricikim ruh eşim; iyi ki var.
Heyecanlı ve mutlu taze bir baba adayı
Şefkat timsali, sevgi dolu, canda bir canan O
İyi ki doğmuş ! İyi ki benim eşim, hayat arkadaşım olmuş.
Seni cok seviyorum can eşim Biricikim.
Yeni yaşın hayirli olsun, birlikte nice mutlu,huzurlu, saglikli yaşlara inşallah.


13 Şub 2016

NE VARMİŞ NE YOKMUŞ

Eveet bir kiz bebeğe hamileyim.
Eveett her sey yolunda gidiyor çok şükür.
Yooo canım hiç turşu çekmiyor. Hamile olmadan once gorunce dayanamaz, gecenin bir vakti bile olsa yer, kalmamişsa suyunu içerdim, o derece yani. Ama artik tık yok:) 
Yoo pek aşerdiğim söylenemez, sadece ilk aylarda iki şey istemişti canim hepsi o:))
Eveeet tatlilara dayanamayip illaki yiyorum. Biricik'e yedirme bana, izin verme kız, ağlasam da izin verme diyip ardindan gözünün icine baka baka yine yiyorum:D
Eveettt giderek şişiyorumm. Hele aksamlari iki kat daha şişiyorum.
24 haftalik hamileyim ve 3 kilo almış durumdayim.
Yooo bizim pirincin( artık büyümüş olabilir ama o hala anne ve babasinin gözünde bir pirinç tanesi:) :p hareketlerinden hic rahatsiz olmuyorum.
Eveeeet o minik hareketleri oturup merakla ilgiyle izliyorum. Hareket etmeyince kiziyorum hatta hadi amaa diye:)) hala uzayli hareketlerine baslamiş değil bu arada ama olsun aynı anda eli ve ayağıyla farklı noktalardan ittirmeye hatta meksika dalgasi yapmaya başlamış durumda ufaktan:)
Yooo hala nerede dogum yapacağima karar vermiş degilim. Burada mi , yoksaa Aydin'da annemlerde mi??... 
Yooo hala bir isme karar vermiş degiliizz:)
Eveeet azıcık gezince dışarida, ki bu alişveriş gibi zevkli bir durum için bile olsa, fena yoruluyorum. Direk sırtim ağrıyor ve eve gelince dökülmüş hissediyorum.
Eveeet arada spor da yapiyorum pilates de:))
Yoo pek bir düzene oturtabilmiş degilim.
Yooo pek de kolay olmuyormuş alinacaklara ; yatakti, ana diziydi, bebek arabasiydi, karar vermek:s 
Eveeett çok cabuk sinirleniyorum, kendimi birden sinirlenmis vaziyette buluyorum , kolayca ağlayabiliyorum en basit durumlarda bile:)
Eveett Biricik benim bütün nazımi cekiyor, yeri geliyor, sakinlestirip huzur veriyor.
Eveett baba kız fısır fısır konusuyorlar bazen, ben hiçbir şey duymuyorum ;) 
Eveeett minik pirincimi de, Biriciki de çok seviyorum.




2 Şub 2016

3. YIL




Üç yılı devirmişiz Biricikle:)
Nasil gecmis, daha dün gibi her şey.
Şükürler olsun Rabb'e, bu güzel, huzurlu, mutlu yuva için.
Daim eylesin kalplerimizdeki sevgiyi sefkati bir ömür inşallah.
İyi ki varsin, iyi ki varız biz:)

31 Oca 2016

COK MU SEVİLİYORSUN NE?

Dağın altında olsan da senin nasibin sana isabet eder.

Giderek buyuyorum sayende küçük hanım.Sen o minicik tekmelerini atmazsan rahat edemiyorum.
Daha dogmadan, görmeden cok seviyor herkes seni, rüyasında gören görene, yürüyüp koşarken hatta konuşurken bile gören var:)

Ha bu arada kocaman oldun 23 haftaliksin. Biricik de hissediyor hareketkerini artik ve bu ikimizin de yüzünde kocaman tebessümler bırakıyor. 

14 Oca 2016

BİR MİNİK DOKUNUŞ




Yolu henüz yarılamışken, o misminik ayaklarınla kendin gibi minik dokunuşlarını, tekmelerini hissediyorum az da olsa artık. Her defasında bir tebessüm yüzümde.Seni hissetmek ne güzel...





8 Oca 2016

YAŞ 29




Geçiyor işte ömür dediğin...
Dün girdim yeni ve artan bir yaşa daha.
Elhamdülillah ki sevgili yanımda,
Huzur var mutluluk var...


Bu yaşın en güzel hediyesi ise inşallah kızım olacak... Kızım derken tuhaf hissettim birden, hala çok garip geliyor:) Algılayabilmiş alışabilmiş değilim, sanırım hayatımıza girmeden kucağımıza almadan da böyle olacak. Ama şu da bir gerçek ki, mutlu ediyor bizi şuan ki minik varlığı bile şükürler olsun...


Biricik bana hediye alırken unutmamış bizim miniği ve ilk cicilerini almış:)
Ben de zaten kendi hediyemi değil de onunkini görünce heyecanlandım ve fark ettim ki Biricik de ben kadar heyecanlı ve mutluydu:)


Biricik'imle, sevdiklerimle ve kızımızla beraber hayırlı, huzurlu, mutlu, sağlıklı güzel bir yıl olsun inşallah bu yıl...