
Aldırmadı saçlarını dağıtan rüzgara, elleri ceplerinde öylece baktı uzaklara.
Aldırmadı kıyıya çarpıp ıslatan hırçın sulara, bir adım daha attı inadına.
Gözlerinde hüzün,
Dudaklarında titrek bir melodi; tamamlayamadan daha, sustu. Dudaklarını ısırdı, gözlerini sildi usulca. Üşümüş olsa gerek ki sımsıkı bağladı kollarını bu defa.
Bir kaç adım duydu ardında, yine aldırmadı.
Kapadı gözlerini, kaldırdı hafifçe başını fezaya,
Derin bir nefes aldı
Ve yine döküldü dudaklarından aynı ezgi; bu sefer tamamlanarak:
*Oysa ben sana İstanbul derdim
Onun kadar derin ve yalnız sevdim...
Gözlerini alıp da giden misin yâr,
Beni böyle ağlatıp da gülen misin yâr?*
....
Uzaklarda, çok uzaklarda, hüzünlü bir başka yürek aynı ezgiyi söylüyordu,titrek ama gür sesiyle:
*Sen ve ben Lila, sen ve ben
Sakin bir ülkenin uzaklarıyız,
Orada sen oldukça, burada ben
Gamlı bir şiirin uyaklarıyız...*
Aynı anda, aynı ezgiyi tamamladıklarından, aynı yürek tutulmasını yaşadıklarından habersiz...
* İşaretli kısımlar güzel bir ezginin sözleridir.
Merak ettim,şarkıyı buldum :-)
YanıtlaSilSevgiler
İyi yapmissiniz:))
SilNe güzel ezgiler efendim. Ve ruha dokunan cümleler! Kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilTesekkurler efendim:)
Silyazı da foto da nefis nefis, bi nostalji tadı var şiirsel :)
YanıtlaSilSevmissin ne hos. Tesekkurler deep:)
Sil